14 Aralık 2009 Pazartesi

spots on me

geçen gün bilmeden istemeden farketmeden ama süpersonik bişey geldi başıma . ( belki süper diildi ama ben öle inandım işte olum mutlu oldum ) 1 saat otobüs sırasında deli gibi sıra bekledikten sonra otobüsün gelmemesi ve parmaklarımı artık kaybediyo olmanın korkusuyla çıktım sıradan ve tüm sinirimi ankaranın o saçma soğuk havasına yöneltmeye çalışırken otostop çektim. sağolsun bi abi! durdu beni aldı ve kızılaya bıraktı hemi de o soğuktan geberik halimi görmüş olucakki klimayı da sonuna kadar açtı eriye eriye vardım kızılaya. arabadan indim. kulaklığımı taktım. yürüyüorum. hem de gereksiz ve olmaması gereken bir huzurla. üstgeçite çıktım. meşrutiyetten aşşağı devam etmek için üstgeçitin merdivenlerinden inerken bi iyi hissettim kendimi. ( huyumdur üstgeçidin merdivenlerinden inerken hep bi önemli hissederim kendimi hele hafif rüzgar esiversin yürüyüşüm değişir ) neyse. inmeye başladım yavaş yavaş. yukardan manzarayı bi gördüm. aha dedim budur. etrafı sepya görüyorum. yıol boyu böle sarı ağaçlar var yaprak falan. arabalara bakıyorum onları da sepya görüyorum . ( sanırım içinde bulunduğum film eski zamanlarda kalmıştı ama olsundu mutluydum :) inmeye devam ediorum o sepyalıktan rüzgar esti. kulağımda travis müzik yapmakta. flowers in the window. iyice tadım arttı. merdivenleri bitirdim 2 adım attım. sokak ışıkları yandı anda. ( aha didim vallahi de filmdeyim billahi de filmdeyim ). yüzümde gereksiz bi sırıtış yürüyorum. önüme daldan kopan yapraklar düşmeye başladı. kafamın üstünde geziniyo hepsi. ( yok dedim bu kadarı fazla hangi filmdeyim olum ben ) bozmadım yönetmeni rolume kaptırmış ilerlerken hafif yağmur çiselemeye başladı. ( ulan işte bu ya işte gerçekten bi film esas kız benim sadece kameramanlar eksik. ) sonra hemen etrafıma baktım kamera arıyorum ciddi ciddi. bi an durup naptığımın farkına varınca bastım kahkahayı. tabi ki film orda koptu sıçtım romantizmin içine. ( bana kalsa devam ederdi de insanlar kendi kendine gülen bi kzı görünce pek de hoş bakmıyolar ben de o an farettim ) dolayısıyla benim film kısa film kategorisine yanaştı. hatta pek kısa film. hemen son yazılar geçti gözümün önünden.. gizem karagöz yazsısı sanırım 5 dakika falan kaldı ama. eve gidene kadar gülümsedim. kapımı açtım hemen sıcak bir çikolata eşliğinde kitap okumak için . ( film karakteriyim boru mu).mutfağa attığım adımla karşımda duran sıradağ bulaşığı gördüğümde sindim pıstım götüm götüm çıktım sanat aleminden. bi elimde cif öbür elimde bulaşık deterjanı ve üzerimde mutfak önlğümle artık yurdum kadınıydım ve "geri gelicem hayranlarım gelicem" diye fısıldarken kırdığım bardağın elimde yarattığı yaradan akan kanı görünce anladım. bi süre daha hayranlarımdan uzak kalıcaktım.

Hiç yorum yok: